Ballar Hakkında Bilmediklerimiz

Bal arılarını, en çok ballarıyla tanıyoruz. Bal arılarının koloni yaşamını inceleyen insanlar; kendilerine sosyal, mühendislik, felsefi pek çok ders çıkarabilmektedir. Örneğin arıların ballarını depoladıkları petekler bir mühendislik harikasıdır. En az malzeme ile sağlam bir yapı inşa ederler. Milimetrik özenle inşa edilir. Bal peteği deseni pek çok mühendislik malzemede kullanılmıştır. Arıların hayatını incelemeye başlarsanız; bu yaşamın bir büyülü dünya olduğunu hissedersiniz. Merağınız dinmek bilmez. Kraliçe arının sorumlulukları; işçi arıların, erkek arıların hiyerarşisi ve sosyal yaşamı bizlere çok şey anlatır. En sonunda kendimizi birkaç kovan arıyla çalışıken bulursunuz. İnsanlar tarih boyunca arıların ürünlerinden beslenmiştir.
Ballar nektarın elde edildiği bitkiye göre, lezzet ve aromaya sahiptir. Arının çiçekten aldığı nektarın su oranı %70’tir. Bal arıları bu suyu kanatlarıyla uçurup; %20’nin altına düşürür. Bal olgunlaşınca gömeçlerin üzerini sırlar. Kış boyu yiyecekleri gıdayı bozulmasın diye bu şekilde biriktirirler. Arıcı kış için gerekli olan balığı bıraktıktan sonra fazlasını sağım yapar. Çerçevenin üçte ikisi sırlanmışsa sağım zamanı gelmiştir. Petek ballar, kendi içerisinde karakovan veya normal petek olarak sınıflandırılabilir. Karakovan petekte mumun hepsini arı üretirken; petek balda çerçevenin ortasına fabrikasyon mum takılır.
Bu mum üzerine altıgen şekiller basılmıştır. Altıgenlerin her iki tarafını bal arıları kendi ürettikleri mumla kabartır. Aslında fabrikasyon olan mum da arıların ürettiği, mumun işlenmiş halidir. Bal mumunu yemenin sağlık açısından bir faydası yoktur.
Süzme bal, karakovan balı ya da petek bal kalite olarak aynı baldır.
Özellikle çocuklarımıza bal yeme alışkanlığını kazandırmalıyız. Balın diğer hazır gıdalar kadar reklamı veya çocukları etkilemek için çalışmaları yoktur. Balı çocuklarımıza sevdirmek için kakaoya, muza, ev yapımı meyve sularına, çerezlere karıştırabiliriz. Yemeğe özendirmek için farklı kaplarda sunum yapabiliriz. Günümüzde şeker hastalığı çok arttı. Bunun en önemli sebebi; beslenmemizde yanlış karbonhidratların seçilmesidir.
İnsanların damak lezzetine göre bal tercihleri birbirinden çok farklıdır. Balın kalitesini ölçmek için apiterapi çalışmalarında, antioksidan değerlerine bakıyoruz. Kabaca şöyle diyebiliriz. Balın rengi ne kadar koyu ise içerdiği antioksidan madde miktarı da o kadar fazladır. Bence sadece antioksidan değeriyle, balın kalitesini belirlemek doğru olmaz. Fizyoterapi dediğimiz; bitkilerle tedavide yönteminde, bitkilerin pek çok rahatsızlığa iyi geldiğini bilmekteyiz. Bu bitkilerin bir kısmının polen ve bal verimi yüksektir. Bitkinin sağlık için faydası, bitkiden gelen bal ve polende de devam eder. Hatta arıların katkılarıyla artar. Bal yerken bu durumu göz önünde bulundurmamız gerekir. Bal sadece yenilmez. Cilt güzelliği için cilt maskelerinde faydalanılabilir. Bal masajları yapılabilir. Uygun olan yaraları iyileştirmek için de sürülebilir. Aynı zamanda aşçılıkta pek çok yemeğe lezzet katmak için önemlidir.
Arıların pozitif ve olumlu enerjileri ürettikleri ürünlere de yansımaktadır. Bu enerjilere, ürünlere yakın olmanızı tavsiye ederim. Sağlıcakla kalın.

Bu yazı, misafir yazar statüsünde Devapi Doğal Yaşam Çiftliği‘nden Dursun Ünal tarafından yazılmıştır.

Yorum yapın